20 yıllık bankacılık hayatının ardından, rengârenk iplerin arasında kendi dünyamı kurdum.
Çanta sevgim çocukluk yıllarıma uzanıyor. Babam yorgancıydı. Kumaşlarla, dikişlerle, el emeğiyle büyüdüm.
Belki de bu yüzden; bir çantanın sadece bir eşya değil, bir hikâye taşıdığını hep hissettim.
ZBAG’i, tam da böyle bir duyguyla kurdum.
Hayalimdeki çantayı tasarlamakla başladım; sonra her ilmekte biraz daha çoğaldım.
Şimdi her modelim, sadece bir ürün değil — içten gelen bir parçayı taşıyor.
Her biri özenle hazırlanıyor, sınırlı sayıda üretiliyor ve elden ele anlamla dolaşıyor.
ZBAG’i keyifle örüyor, keyifle kullanılmasını diliyorum.
Bu markada, emeğe duyulan saygı, doğal malzemelere duyulan sevgi ve sadeliğin içindeki güç var.
Eğer bir ZBAG taşıyorsan, aslında bir hikâyeye ortak oluyorsun.
Hoş geldin,
Zekiye